20091030

Bir Medya Klişesi II

Daha önce sağlık haberleri ile ilgili seçilen resimlerden bir örnek verip buraya koymuştum, aslında her gün ona benzer haber-fotoğraf ikilisi çıkıyor internet medyasında(ve yazılı basında da) ama bugün Hürriyet'te rastladığım haberi farklı yerlerde ufak bir araştırayım dedim. Birkaç dakikalık google aramasına haber sitelerinde, aynı habere karşı şu fotoğraflar çıktı; Haber de pepsi sekreterinin 1.2 milyar dolarlık hatası bu arada. Evrakları unutmuş da, davadan haberdar olmamışlar, 1.2 milyar dolar tazminat cezası almışlar, bu da ayrı bir mevzu aslında nasıl oluyor da oluyor denecek cinsten.





Son fotoğraf Milliyet internet sitesinden, biraz daha insaflı olmuş gibi gözükebilir fakat aynı mesajı veriyor. Cinselliğin tabu olmaması gerektiğini düşnürüm, fakat seksist yaklaşımdan nefret ediyorum.

not : En iyisi ilki, hönk derseniz buna başka bir konuda devam edeceğim.

20091021

Random Beyin IV

- Vodafone reklamlarında, benim izlediğimde yani, Nikah masası şarkısı çalıyor. İyi güzel de, reklamın sonuna öyle bir koymuşlar ki, böyle hem o kesime hitap edeyim hem kurumsal kimliğim ortaya çıksın diye gayet smooth(?), düz bir şekilde markayı o müziğin içinde ayrı bir sessizlikte koymuşlar. Müzik çalıyor ama sessiz o an. Ne diyorum lan ben?

- Pes2010, Nba 2k10 çıktı. FM2010 çıkacak. Bir de CoD Modern Warfare 2 var Kasım'da. Ama gönül Civilization V'i ister. Ne zaman yapacaksınız lan? Hala IV'ü oynuyorum, oyunun ilk kodları yazılalı muhtemelen 6 sene falan olmuş, çıkalı 4 sene, en son expansion pack'i 2 sene falan olmuş. Orada burada sitelerde yeni oyun için TBA yazıyor. Var yani olacak öyle bir oyun da.Yapın be.

- Kuzenim IT Crowd diye bir dizi verdi bana, adından da anlaşılacağı gibi bir bilgi işlem (aslında bilgi teknolojileri de hala bilgi işlem deniyor bizde, sanki veri giriyoruz anasını satayım siz giriyorsunuz lan amele gibi biz onları yönetiyoruz) departmanında geçiyor, komedi, İngiliz. İngiliz komedilerini severim. Fakat paragrafın yarısı parantez içinde kalmış. Bir video kesme programı bulacağım sadece IT Crowd'dan sahneler almak için, bomba şeyler var.

- Bir yerde dünyanın en gereksiz kurumları listesinde İtalyan ordusunun yer aldığını okumuştum. Adamlar ikinci dünya savaşında gitti Almanların peşine takıldı, dedi aradan çizgi çekeriz. Afrika'da Etiyopya'da takıldı. Kuzey Afrika'yı kaybediyordu Almanlar yardıma koştu. Balkanları ben alırım hocam dedi, saplandı orada yine Almanlar geldi yardıma, Sovyet işgali gecikti (zaten sonra timeout oldu operasyon Barbarossa). Adamlar sırf ayak bağı olmuşlar. Zaten birinci dünya savaşından sonra Osmanlı'yı paylaşırken de atmışlardı bunları kenara. Arabaları da komik bunların. Çok üstlerine gittim ben de neyse, görmek istediğim ülkelerde yukarılardadır yine de. Zaten o liste hiç eksilmeyecek, hep öyle kalacak.

- Bizim spor spikerleri hasta. Maç oynuyor bizim takımlardan birisi, rakip oyuncu faul yapıyor, vermiyor, vay anam nasıl vermez orospu çocuğu Slovak. Bizim adam faul yapar, hakem de verir, vay sen misin o faulü çalan ibne Portekizli. Tribünde meşale yaktı Türk seyircisi, Alman seyircisi yaksa durdurmazdı oyunu dedi. Hep bizi eziyorlar zaten anasını satayım yazık lan bize.

- Ekşi sözlükte biri yazmış, "what is better than watching porn making it ". Playboy tv sloganıymış.

- Eee? di mi. Bilmem.

- Gelecekteki X'e mektup modası var. Çocuğuna torununa sevgilisine karısına mektup yazmalar, ya da kendine. Kendine mektup nasıldır ki. "Osman abi 10 sene geçmiş ve hala bir karı bulamadıysan allah senin belanı versin it" gibi şeyler falan mesela. Ya da , "döktün di mi saçları, yok di mi, allahın hıyarı iyi bakmadın saçlarımıza!". Cevap da yazabilsek eğlenceli olurdu aslında.

not: Bir kesim eğlence kelimesini eylence şeklinde yazıyor, onlar gözüme gözükmesin yakarım. Ne iğrenç adamlarsınız be, defolun.

- Seinfeld'in 9 sezonunu indireceğim. 30 gb falan galiba. Hepsini baştan sonra tekrar izleyeceğim, mutlaka kaçırdığım bölümler vardır televizyondan izlediğim için. Sırf izlediğim onca bölümün arasında hiç görmediğim şeyler görünce yaşayacağım sevinç için hepsini tekrar izleyeceğim.

- Budist biriyle konuştum, ona sorular sordum. Prince of Devils kötüleri alıp cehenneme götürüyormuş. Ama yeniden doğarsan yırtıyorsun galiba, ölürsen temelli götürüyor. Lan, siz farklı değil miydiniz dedim içimden. Ama onlarda şeytanın karşısında bir karakter yok galiba, peki kim engelliyor dedim adam istediğini götürür, bilmiyorum çok karışık ingilizce kasıyor dedi. Ama basit ki, kim var onun karşısında yani, Buddha'lar kendi hallerinde takılıyorlar, adamlar zirvede bırakmış Dünya'yı.

- Saçlarım gittikçe uzuyor, uzadıkça bakımı zorlaşıyor, yıkaması daha da meşakatli oluyor, hele sonra taraması. Kestiresim var.

20091018

Işıklar İçinde Yatsın




Böyle bir laf var. Toprağı bol olsun lafına da şaşırmıştım(evet kullanıyorum demişimdir) ilk ama anlamı toprağı bol olsun da cesedi dışarıya çıkmasın gibi birşeymiş. Işıktan kasıt, nur mu bilmiyorım ama sadece ışık da komik duruyor, kutsal ışık yüce ışık falan dense bari? Böyle kuru kuruya ışık lamba gibi oluyor lakin ben aydınlıkta hiç uyuyamam, karanlık olacak(ayrıca çıt çıkmayacak ama bu konumuz değil). Söyle, nur içinde yatsın de, Allah rahmet eylesin de, inancın neyi söylüyorsa sana onu de ama böyle sonradan çıktığı bariz belli olan şeyler söyleme. Biliyorum söyleyecek birşey olmayınca "hassiktir" diyorsun ve birşey söyleme ihtiyacı duyuyorsun, o boşluğu doldurmak zorunda hissediyorsun kendini fakat dolduracak bir boşluk olmadığını düşünüyorum deme o zaman. Bu konudaki kendi fikrimi söylemiyorum çünkü kimseyi ilgilendirmez, fakat dışarıdan genel bakınca garip geliyor bana bu hareket. Tanrı onu kutsasın olur, umarım iyi bir böcek olursun olur, ama tutarlı birşey olsun, ya da şöyle diyelim, eğer bir yere gidiyorsan umarım orada mutlu ol gitmiyorsan da iyi adamdın falan filan. Bu kendini farklı gösterme çabası da iki sebepten dolayı sanıyorum, birincisi, hangi tarafta durduğunu gösterme çabası, diğeri de bir "tarafta" duruyor olması. Halbuki bu konuda bir taraf olmaması, herkesin kendi tarafı olması lazım. Nüfusumuz kaç, 70 milyon mu, 70 milyon tane taraf. Ve bunların temsili bir siyasi oluşumu yok, onlara karşı da yok. Sadece bu 70 milyonun kendi tarafını seçme ve yaşama özgürlüğünün sağlanması gerekli olan. Ama bunu anlayan beri gelsin. Sapla saman karıştırılıyor, ortak hisse sahip olanlar toplanıp karşıdakini ezmeye çalışıyor. Bu kadar basit bir konu da önümüzdeki en büyük engel oluyor. Aha da çözdüm konuyu, yollayın bana hepsini anlatayım bunu bitsin bu tantana, bu kadar da yüzeyselimdir. Zaten genelleme de çok yapıyormuşum ikisi de birbirine çok yakışıyor.

20091016

Türk erkekleri cinsel ligde beşinci

Beş ülkenin erkekleri arasında yapılan ankete göre en çabuk boşalan erkekler Türkler çıktı.

Yapılan bir araştırmaya göre İngiliz erkeklerinin yatakta en uzun süre dayandığı, Türk erkeklerinin de en dayanıklı erkekler listesinde beşinci sırada yer aldığı belirlendi.

Hollanda’da yapılan araştırmada beş ülkeden seçilmiş 500 erkek , teste tabi tutuldu. İngiliz erkekleri 10 dakika le birinci sırada yer alırken, Türk erkekleri 4 dakika ile son sırada yer aldı.

Diğer ülkelerden Amerikalı erkekler ikinci, Hollandalı erkekler üçüncü ve İspanyol erkekleri dördüncü olarak araştırmayı tamamladı.

Ülkesi belirlenmeyen bir erkek sadece altı saniye dayanırken, bir başkası elli iki dakika ile rekoru elinde tutmayı başardı.

Araştırmacılar, testin, çiftler arasında ayrılığa neden olan, erkeklerin erken boşalması üzerine yaptıkları çalışmaları desteklemek amaçlı olduğunu belirtti.

Konuşmacılardan biri “İngiltere en uzun zamana sahip. Prezervatif kullananlarla kullanmayanlar arasında, fazla bir fark görmedik. Fakat seks öncesi alkol alan erkeklerin süresi daha uzun idi.” Test sonuçları Journal of Sex Medicine ‘da yayınlandı.


-------

Bunu ben yazmadım, ya da neguzelhaber.com'dan almadım. Hürriyet'in internet sayfasında yazıyor. Fotoğraf da aynı yerdeki fotoğraf. Şu Love League listesindeki yukarıdan aşağıya küçülen bar olayında daha yaratıcı olabilirlermiş ama. 6 saniye dayanabilenle 52 dakika sürdüren adamlar da efsaneymiş, abicim 6 saniye ne ya, ne yaptın sen? Diğeri de hazırlanıp gelmiş, maşallah da, tester şahsa ne olmuş?

20091015

Dolmuştaki Amca


Sene 2007, Bodrum-Gündoğan dolmuşu, yazı da o tarihten;

Geçen akşam dolmuş ile eve gidiyordum. Dolmuşa bindim, bir adet amca, yanında bir beyi esir almış birşeyler anlatıyor.

Baktım ki amca geveze. Müthiş bir potansiyel var. Ama daha karşıdaki adamı yeni tanımış, kendini gösteremiyor, biraz tecrübeye takım arkadaşlarına ısınmaya ihtiyacı var.

Sonra konu kaçınılmaz biçimde ülkeyi kurtarma geyiğine geldi. Daha doğrusu adam dinliyor, amca konuyu oraya getirdi. Ve insanoğlunun sınırlarının olmadığını bir defa daha kanıtladı.

Efendim Sovyet Rusya’da 30 yaşında ilkokula başlayıp, 41 yaşında liseden mezun oluyorlarmış. İlk bombası bu. Yahu demek ki Çarlık döneminde eğitim geriydi, sonradan seferberlik başlatıldı belli ki, gerçeklik payı vardır bunda. Ama bundan sonrası efsane. Azerbeycan’da insanlar birkaç tane fakülte biriyor 3-4 tane diyor abim. Sonra karşıdaki adam ooo uuu falan demeye başlayınca aldı gazı yahu sen ne diyorsun, 12 tane fakülte bitiren adamlar var diye levelleri atlamaya başladı.

Sonra adamın odağı bizim ülke oldu. Kim olduğunu hatırlayamadığım kişi ve gruplara sövmeye başladı. Yok yani gerizekalı falan değil, adam bildiğin sövüyor, ana avrattan bir önce. Arkamda oturuyor dönüp de bakamıyordum ama ağzı köpürmüştür kesin.

Kalkacaz, şöför geldi paraları toplayacak kalkıştan önce, yanındaki adamın parasını da ödemek istedi zorla. Bir de ben hep öderim diyor yanımdakinin ücretini.

Ve sonra adam zirveye geldi. Ben böyle şey görmedim. Canlı görmek lazım konuşurken amcayı;

“Biz hayvan bokundan tezek yapmaktan başka ne yaptık?” diye ilk topu yolladı. Sonra ışıklara yaklaşırken gösterip “Bak adamlar yapmış, yeşil yanıyor geçiyorsun” diye diğer bombayı patlattı. Yanındaki adamcağız da(artık bu seviyeden sonra cağız ekini hak etti) burada da yapılıyordur demeye kalmadan adam itiraz etti "yok burada hepsi dışardan biz yapamıyoruz" diye.

Yeşil yanınca geçiyorsunuz yani. Ülkelerin geri kalmışlık düzeyi trafik lambalarının ithal edilip edilmediği. Hayır yani siz üretin labayı ama siklemeyin, ölün karşıya geçerken sorun değil. Aklıma o adını unuttuğum şişman radyocu komedyenin ntv'de yaptığı seçim programı geldi, sonra magazinel siyaset olarak devam etmişti. Belçika'da yolun ortasında duruyordu arabalar da bunu bekliyordu, öyle işte.

20091009

Bir Medya Klişesi


Belki de sadece benim gözüme batıyordur bilmiyorum. Gazetelerin "sağlık" sayfalarında veya internet sitelerinin ilgili köşelerinde böyle bir durum var. Mesela bu yandaki fotoğraf bir büyük gazetenin internet sitesinden, tümör ile ilgili bir haber, gen haritası çıkartılmış. Meme kanserlerinde de bu fotoğraflar çok kullanılıyor, göğsünü tutan kadın modeli. Tabi bunda garip bir şey yok gibi gözüküyor, normal, çünkü bizim medya her habere bir fotoğraf koymak zorunda. Gazeteyi açarsınız, 5 satır yazı, onun iki katı fotoğraf, ne o haber oldu. Konuyla ilgili güzel bir makale koy oraya, olmasın fotoğraf. Bu fotoğrafı aldığım haberin yazısı da bu cümleye kadar bitmiş mesela, daha kısa şimdiye kadar yazdığım yazıdan.

Bu olayın daha da ileri seviyesi, bombası da genellikle Posta'da denk geldiğim cinsel yaşam sayfaları. Bazen yatakta mayışan bir çift fotoğrafı, bazen birbirlerine sarılarak yatan çıplak kadın ve erkek falan filan. Ya zaten tepede kocaman Haydar Dümen'in fotoğrafı var, anlıyoruz konuyu. Haydar abi olmasa da başlıklardan anlarız. "Erken boşalma sorunu çözüldü" yazısını görünce mesela. Çöze çöze de bir hal oldular zaten ama etrafta bunu ispat etmeye çalışan erkeklerde bir azalma yok nedense.

Random Beyin III

- Ortada olmak çok samimiyetsiz değil mi? Tam ortada olmak. Fikirsiz, ne ona ne ona. Ne öyle ne böyle. Bir fikrin varsa bile kıymeti yok.

- Birini "yaz" diye gaza getirmek. Sonra yazdıklarını iplememek?

- Dün konsere gittik. Ve yine tabiki onlar vardı... Güvenlik görevlileri, ya da badigardlar. Tamam bu adamların sert olması, karşıdakine taviz vermeyen bir yapısı olması lazım. Fakat öyle olmak ile terbiyesiz, şerefsiz, dingil olmak arasında da Konya ovası kadar bir fark var. Haftaiçi akşamı, 6'da açılacak kapılar konser ise 8'de. İşten koşa koşa git, 7 olmadan orada ol, ama kapılar 9.30'da açılsın! Bir de soğuğu ye üstüne. Söylenenkere (söylenen kişiler çoluk çocuk değil koca koca adamlar) kar mı yağıyor sanki demek de çok yaratıcı bir espri yeteneği gerektiriyor, tebrik ediyorum kaslı abimizi.

- Bir de içeri geçtikten sonrası var. Güvenlik üst çanta araması yapıyor, iyi güzel. İyi de ablacım, çantama bakıyorsun, bakıyorsun da, niye içindekileri etrafa dağıtıyorsun? Fişleri eşyaları topluyorum masanın üzerinden. Manyak mısın? Zaten kendini aştı, başka bir boyutta olduğunu kanıtladı sonunda.

Güvenlik : -Lipstick'i göstererek- Bu ne?
Ben : *içses: sakin ol dayak yeme* Fitil.

- Facebook statüme buram buram ucuz milliyetçilik kokan vatansever cümleler yazsam ben de beğenilir miyim dersiniz?

* Türkiye'yi BÖLDÜRMEYİZ!
* VATAN sana canım feda
* Bu ülkeyi sevenler kim olursa olsun kapımız açık ancak İÇİMİZDEKİ HAİNLERİ unutmayız!!!1!!1!!

falan filan. Tutar hee, bir iki tane de Yılmaz Özdil yazısı paylaşırım.

- Ercan Saatçi Hürriyet spor müdürü olacak diye bir şey duydum.

...

Ya düşündüm düşündüm yapacak yorum bulamadım, Euronews gibi, "no comment" diyorum buna.

- Bir de birini "yazalım" diye gaza getirmek, ilk hevesten sonra iplememek. (Mahsun ibo alişan özcan, sözüm sizlere)

- Anladım ki ben toplantıymış, eğitimmiş(almak veya vermek), bokmuş püsürmüş hakikaten sevmiyorum hatta fena oluyorum. Benim yapacağım bir işim olsun elimde, sadece tek başına beni ilgilendiren, takılayım öyle. Zaten öyle genelde de, ara sıra böyle şeyler oluyor sıkılıyorum.

- Kişisele ineyim. Bana bazen geliyorlar, sıkıntı basıyor, gitmek istiyorum. Yanlış ülkede mi doğmuşum ne diyorum bazen. Bu tabi şimdi burnu havada kendi insanını beğenmeyen kişi tribi gibi duracak ama, zaten "kendi insanı" tabiri bence tamamen saçmalık. Aradaki tek fark dil ve kültür. Of çok sıradan konuştum şimdi ama, öyle yani. Ben de biliyorum hoşlanmadığım şeylerden niye hoşlanmıyorum, biliyorum sebebi doğrudan o kişiler değil, ama sonuç ortada. Hayır ileri doğru bir ivme görsem zaten sorun etmeyeceğim. Yerinde sayma ile geriye gitme arasında bir yerdeyiz. Şehir merkezlerindeki ufak azınlığın batılılar gibi yaşaması ile olmuyor ki. Şimdi X abi olacaktı da şöyle bir yarım saat konuşacaktı, ben de +1 abi diyecektim.

- Ata'nın çok güzel bir balkonu var.

- Bir de garip bir taktik geliştirmiş bu Ata tavla için. Oturduk, hayatımda gördüğüm en üst düzey kendinden emin tavır gösterme performanslarından biriydi herhalde. Oyuna başlarken belli etmesem de korktum, bir oyunda 9 sayı falan alacak diye (nasıl olacaksa). Meğer adamın havası fosmuş. O beni 5-0 yendi ben onu 5-1.

- Bu arada Ata, Ermeni kilisesiymiş orası, mezhebini unuttum ama ya, tekrar sorarım.